17 Haziran 2012 Pazar

Orta Doğu'da Başarının Sırrı: Sabır, Sabır, ya Sabır

Bu bölgelerde zaman diğer yerlerden daha yavaş akıyor.  Projeler daha yavaş ilerliyor.  İnsanlar farklı bir tempoda çalışıyorlar.  Nasıl maç canlı yayınlarında önemli poziyonlar yavaş çekim tekrar gösterilir ise, bu bölgedeki genel tempo “yavaş çekim” gibi.  İlerleme sağlamak, sonuç almak ve başarıya ulaşmak için aşağıdakiler bence en önemli faktörler:

·         Birçok kere aynı konuyu tekrarlama gerekebilir.  Pes etmeden, yılmadan ısrarla ve istikrarlı bir biçimde vurgulamaya devam edilmeli,

·         İnsanlara karşı olumsuz bir bakış açısı ve tavır oluşturulmamalı.  Birçok hareketi kişisel algılamamalı.  Negatif durum veya davranışların kişiye özel değil, bölgeye özel olduğunu kabul etmeli,

·         Hızlı ve anlık, kısa dönemlik sonuçlar beklenmemeli.  Başarının orta hatta uzun vadede geleceğini kabullenmeli.

·         Yani sonuç olarak bu bölgede başarı hedefleyen bir girişimci ya da şirket görevlisi çok sabırlı olmalı.  Ya da hiç girişimde bulunmamalı.

·         Biraz önce vurguladığım gibi, bir müşterinin sizi dikkate almaya başlaması için, dört bazen beş ön ziyaret yapılmalı, anca o zaman gerçekten sizi dinlemeye başlıyor.  Karar verip çalışmaya başlaması ise yılları alabiliyor,

Duygusallık

Orta Doğu ülkelerindeki işgücünün çalışma hayatında duygusal faktörlerden çok etkilendiklerini söylemek yanlış olmaz.  Birçok şeyi kişiselleştirebiliyorlar.  Genelde çalışanların “kendilerini veya operasyonu geliştirmek, bir işi daha verimli yapmak, daha çok çalışmak” gibi motivasyonları yok.  Böyle bir anlayışları olmadığı için, iyileştirme önerilerimi veya düzeltmeleri gereken hatalarını yüzlerine söylediğimde alındıklarını birçok kez hissettim.  Bu faktör bu bölgedeki işgücünün kişisel gelişimi önünde duran önemli bir bariyer olmaya devam ediyor.

9 Haziran 2012 Cumartesi

Yeni Bir Kavram: NOT

JIT (Just in Time), TTM (Time to Market) gibi zamanın önemini vurgulayan kavramlara yeni bir tane ekleyerek iş literatürüne katkıda bulunmak istiyorum:  NOT yani “Never On Time”.   Bu Kuzey Afrika ve Orta Doğu bölgesinde iş hayatında geçerli.  Örnekler ile daha rahat anlatabilirim:

·         Sabah sizi 7:00 gibi alırım dendiğinde anlayın ki, sabah 7:00 gibi hazır olmanıza gerek yok.  En erken 7:30, muhtemelen 08:00’e doğru gelecekler,

·         Toplantı saatleri aynı şekilde.  9:00 civarı diye teyidleşilen bir toplantı 10:00 sonrası, 11:00’a doğru başlayabilir,

·         Ofisten 10 dakika sonra çıkıyoruz dendiğinde, 1 saat’e kadar daha ofistesiniz anlamına gelir,

·         Ben yukarıda yazdıklarımı çok test ettim ve genele uyarlıyabileceğime inanıyorum.  Bu bölgedeki iş hayatında “kesin saat” konuşulmuyor.  “Yaklaşık” veya “civarı” olarak teyidleşiyorlar.  8 – 9 arası gibi,

·         Genelde de verilen zaman diliminin bitiş saatine gecikmeli olarak riayet ediyorlar (8-9 randevusuna 9:30’da gelmek gibi),

·         Geç kalırken arayıp geç kalacaklarını bildirme adetleri yok.  Tıpkı geç kaldıkları için özür dilemeye gerek görmedikleri gibi.  Eğer geç kaldıklarını hatırlatırsanız muhakkak bir bahane hazır (genelde trafik),

Ben NOT kavramını keşfedene kadar çok zorluk çektim.  Genelde ben randevularım için tam saat veririm.  O saatten 10-15 dakika önce hazır olmaya çalışırım.  Gecikme ihtimali olduğunda, randevu saatinden önce karşımdakine haber veririm.  Ve aynı davranışları karşımdakilerden beklerim.  İlk başlarda sizi sabah 7:00 – 07:30 gibi alırım dendiğinde, 06:50’de hazır olup bekliyordum.  07:50’de geldiklerinde 1 saat kadar beklemiş oluyordum.  NOT kavramını keşfettikten sonra çok az beklemeye başladım.  Örneğin,

·         07:00 – 07:30 arası gelirim dendiğinde, 07:30’da hazır oluyorum,

·         Ofisten 15 dakikaya kadar çıkarız dendiğinde hiç toplanmıyorum.  30-40 dakika sonra geldiklerinde ve hadi çıkalım dediklerinde 2-3 dakika içinde hazırlanıyorum,

·         Müşteri randevularını Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da daha rahat (relaxed) bir şekilde takip ediyorum, olası müşteri gecikmelerine, iptallerine hazırlıklıyım,

·         Sabah erken saate kesinlikle randevu almıyorum, akşamüstüne de, nasıl olsa bu saatlerdeki randevular bir şekilde iptal oluyor,

Bu gecikmeleri sadece Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki iş gezilerimde yaşamadım.  Bu bölgeden gelen iş arkadaşlarımla başka ülkelerde de tecrübelerimiz oldu.  Örneğin Mısırlı bir iş arkadaşımı (genel müdür seviyesinde) Frankfurt’ta ağırlıyordum.  Akşam yemeği için hazır olduğunu haber verdi, kaldığı Inter Continental otelinden almamı istedi.  Ben otelin önünde bir süre bekledim, gelmeyince kaldırıma park ettim, lobiye baktım.  Göremeyince odasını aradım.  “Hemen geliyorum” dedi.  25 dakika sonra indiğinde, arabaya gittik ve Almanya’daki ilk trafik cezamı yanlış park yüzünden yemiş oldum.

Yıllar içinde çok yakın çalıştığım bazı iş arkadaşlarım benim zaman konusunda hassasiyetimi kavradı ve beni yukarıda yazdığım satırlardan dolayı mahçup edecek kadar titiz hareket ettiler.  Ama yine de ben NOT’un Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da geçerli bir olgu olduğunu iddia ediyorum.