Kudüs Orta
Doğu’nun mutlaka görülmesi gereken şehirlerinden. Sanıyorum barış olsa ve güvenlik problemi ile
politik sıkıntılar ortadan kalksa, dünyanın en çok turistik ziyareti bu
şehire yapılır. Old City adı verilen
şehir merkezinde üç büyük dinin kutsal mekanları bir arada, iç içe:
·
Müslümanlar
için Mescid-i Aksa, ki Hz. Muhammed’in gökyüzüne yükseldiği varsayılan, “Dome
of Rock” adı verilen yerde burada, Hz. Ömer’in yaptırdığı cami gibi kutsal
başka mekanlarda var,
·
Hristiyanlar
için Kudüs hac demek. Hz İsa’nın çarmıha gerilmeden ve gökyüzüne
yükselmeden önce geçtiği istasyonlar şehir içinde ve tabi mezarının bulunduğuna
inanıldığı kilise de. Yılın her anında
Kudüs içinde dünyanın dört bir yanınan gelmiş Hristiyan hacılar görmek mümkün,
·
Museviler
için en önemli kutsal yer olan ağlama duvarı da burada, hem de bu duvar aynı
zamanda Mescid-i Aksa’nın bitişiği. Hz
Süleyman’ın yaptığı ve yıkılan ikinci tapınağın burada olduğuna
inanılıyor. Halen kazılar yapılıyor,
tüneller açılıyor ve tapınak kalıntı çalışmaları yapılıyor,
Kanun Sultan
Süleyman bir gece rüyasında Aslan görür. Rüyasının yorumlayan din büyükleri
aslan’ın Kudus şehrini temsil ettiğini söylerler. Bunun üzerine Kanuni Kudüs’e büyük yardımlar
yapar. Halen ayakta olan kale
duvarlarını tamir ettirir. O dönem
Kudüs’te çalışıp vefat etmiş Osmanlı büyüklerinin mezarlarını görmek mümkün. Osmanlı hakimiyetinde Kudüs 400 sene barış
içinde yaşamış, farklı dinlerden birçok din ve ilim adamı bir arada yaşamışlar.
Şu an ise, farklı din mensupları farklı kapılardan giriş çıkış yapabiliyorlar.
Örneğin ben
Mescid-i Aksa’ya giderken Filistin kapısını kullanmak zorunda kaldım. Girerken sadece İsrailli askerler
pasaport-kimlik kontrolü yapmadılar, aynı zamanda Filistinlilerde nufus
cüzdanımda “dini İslam” bölümüne baktılar.
Son olarak cami girişinde, kelime-i şahadet getirmem istendi, Müslümanlığımı
ispatlamak için. Öte yandan cami içinde
cam bir dolap içinde, tarih içinde camiye atılan bombalar, sıkılan kurşunlar
sergileniyor. Dehşet verici. Cami duvarlarında da kurşun delikleri görmek
mümkün, evet gördüm.
Ağlama
duvarı için ise, İsrail’lilerin kullandığı bölgeden geçtim ki buradan
Filistinliler içeri giremiyor. Duvara
uzaktan bakmak serbest ama dokunmak veya yakından bakmak için kafaya özel kep
geçirilmesi isteniyor. Tünellere ise
sadece Museviler girebiliyor. Hristiyan
kilise veya önemli bölgeleri ise serbestçe gezilebiliyor. Ancak Kudüs merkezi 4 bölgeye ayrılmış.
Gezerken
Şükrü’nün yerinde humus yemeden geçmek olmaz sanırım. Geleneksel tadları, tarihi lokantada tatmak,
mutlaka yapılması gerekenler arasında. Filistinli
esnaftan alışveriş yapmak gibi. Dar
sokaklarda birçok hatıralık veya hediyelik eşya almak mümkün.
En güzel
fotoraf çekme yerlerinden biri de Zeytin tepesi. Bu tepenin aynı zamanda Museviler için manevi
anlamı çok yüksek ve tepede Kudüs manzaralı mezar fiyatlarının milyon dolarları
bulduğu söyleniyor.
Doğu
Kudüs’te yemek yemek için veya konaklamak için tercih edilecek önde gelen
otellerin başında Ambassador oteli geliyor.
Burada Türkler dahil olmak üzere, farklı ülkelerden diplomat ve devlet
görevlileri görmek mümkün.
Abu Gosh
İsrail’in Kudüs’e yakın ve ağırlıklı Filistinlilerin yaşadığı bir kasaba. Bu kasabadaki müşterimizi bir kaç kez ziyaret
ettiğimde, aynı zamanda meşhur Abu Gosh lokantasında da yemek yedim. Sahibi bu kasabada doğmuş ve küçük yaşta
Amerika’ya gitmiş bir kişi. ABD’de satın
aldığı piyango biletinden 21M USD ikramiye kazanmış. İdare sen vatandaş değilsin, ödemiyoruz
diyince dava açmış, kazanıp toplamda 23M USD almış. Abu Gosh’a geri dönüp, bu meşhur lokantayı
işletmeye başlamış. Görülmesi gerek bir
yer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder