İsrail’de
duyduğum ama gerçekliğini teyid edemediğim bir iş yapma kuralı var. Bu ülkede iş yapmak için mutlaka kuvvetli
yerel bir ortağa ihtiyaç var. Bu aslında
birçok gelişmekte olan ülkede geçerli olan bir kural, ancak İsrail gibi batılı
standartlara sahip bir ülkede olması, şaşırtıcı olabilir.
Aslında İsrail nispeten genç bir ülke sayılabilir. Her ne kadar Yahudi toplumları köklü bir geçmişe sahip olsalarda, devlet tecrübesi İsrail ile sınırlı, yani 60 senenin biraz üzerinde. Bu da köklü devletler ile karşılaştırılmayacak kadar az. Bu yüzden birçok devlet kurumu, köklü değil ve kurumsallaşmamış. Yeni yeni oturuyor.
İsrail uzun yıllar güvenlik problemi yaşamış bir ülke. Savaşlardan geçmiş, Filistin ile süregelen bir çekişmenin içinde. Yakın bir zamana kadar patlayan bombalar, düşen füzeler sonucu ülke sürekli bir alarm ile yaşıyor. Ancak benim gözlemlediğim, bir şekilde bu riskler en aza indirilmiş. Örneğin son 7-8 senedir Tel-Aviv’de herhangi bir patlama veya saldırı yok. 2006 yılında Lübnan savaşı öncesinde, esnasında ve sonrasında da Tel Aviv’de herhangi bir güvenlik problemi yaşanmadı. Sadece kuzey’deki Karmiel gibi şehirlere Lübnan’dan Hizbullah tarafından gönderilen füzeler oldu.
İsrail’de yaptığın işi, kazandığın parayı açık etmeme gibi genel bir anlayış var. İnsanların giyiminden, kuşamından, kullandıkları arabadan, yaşadıkları evden, sahip oldukları güç ve zenginliği tahmin etmek mümkün değil. Üzerinde tabela bile olmayan, içi dağınık, pis ve bakımsız dükkan ve binaların içinde ne kadar büyük ciroların döndüğüne inanamazsınız. Ancak son ziyaretlerimde daha çok lüks araba görmeye başladım. Bazı şeyler İsrail’de de değişiyor sanırım.
İsrailliler için girişimci, hırslı, çalışkan, gösterişten uzak diyebiliriz. Orta ve uzun vadeden çok bugünü yaşıyorlar hissini veriyorlar bana. Yarını çok düşünmüyorlar gibi. Ancak bu tesbitimi yalanlayan bir vizyonları var ki, teknolojiyi teşvik ediyorlar. İsrail’i bir “hi-tech” ülkesi haline getirmeye çalışıyorlar. Devlet teşvikleri, temel oalrak bu alanda faaliyet gösteren firmalara veriliyor ve gelişmemiş bölgelere yönlendiriliyor.
Bir gün Frankfurt’ta Amerika’dan gelecek bir Musevi iş arkadaşımızı toplantıya bekliyorduk. Gelmeden Sinagog’a yakın bir otel ve Kosher yemek yiyebileceği lokanta talebinde bulundu. Bizde istediği gibi bir otel ayarladık. Öğle ve akşam yemeğinde Kosher yemek temin ettik. Öte yandan aynı toplantıya katılmak üzere İsrail’den gelen müşterimiz ise özel bir talepte bulunmadı. Dolayısı ile, Amerika’da yaşayan iş arkadaşımızın, İsrail’den gelen müşterimizden daha hassas olması bence ilginçti.
İsrail nufusunun % 15’i Arap kökenli İsrail vatandaşları. Çoğu köylerde yaşıyorlar. Şehirlerarası seyahat ederken bu köylerdeki camileri görmek mümkün, Arap kökenli İsrail vatandaşları, incelenmeye değer bir toplum.
Aslında İsrail nispeten genç bir ülke sayılabilir. Her ne kadar Yahudi toplumları köklü bir geçmişe sahip olsalarda, devlet tecrübesi İsrail ile sınırlı, yani 60 senenin biraz üzerinde. Bu da köklü devletler ile karşılaştırılmayacak kadar az. Bu yüzden birçok devlet kurumu, köklü değil ve kurumsallaşmamış. Yeni yeni oturuyor.
İsrail uzun yıllar güvenlik problemi yaşamış bir ülke. Savaşlardan geçmiş, Filistin ile süregelen bir çekişmenin içinde. Yakın bir zamana kadar patlayan bombalar, düşen füzeler sonucu ülke sürekli bir alarm ile yaşıyor. Ancak benim gözlemlediğim, bir şekilde bu riskler en aza indirilmiş. Örneğin son 7-8 senedir Tel-Aviv’de herhangi bir patlama veya saldırı yok. 2006 yılında Lübnan savaşı öncesinde, esnasında ve sonrasında da Tel Aviv’de herhangi bir güvenlik problemi yaşanmadı. Sadece kuzey’deki Karmiel gibi şehirlere Lübnan’dan Hizbullah tarafından gönderilen füzeler oldu.
İsrail’de yaptığın işi, kazandığın parayı açık etmeme gibi genel bir anlayış var. İnsanların giyiminden, kuşamından, kullandıkları arabadan, yaşadıkları evden, sahip oldukları güç ve zenginliği tahmin etmek mümkün değil. Üzerinde tabela bile olmayan, içi dağınık, pis ve bakımsız dükkan ve binaların içinde ne kadar büyük ciroların döndüğüne inanamazsınız. Ancak son ziyaretlerimde daha çok lüks araba görmeye başladım. Bazı şeyler İsrail’de de değişiyor sanırım.
İsrailliler için girişimci, hırslı, çalışkan, gösterişten uzak diyebiliriz. Orta ve uzun vadeden çok bugünü yaşıyorlar hissini veriyorlar bana. Yarını çok düşünmüyorlar gibi. Ancak bu tesbitimi yalanlayan bir vizyonları var ki, teknolojiyi teşvik ediyorlar. İsrail’i bir “hi-tech” ülkesi haline getirmeye çalışıyorlar. Devlet teşvikleri, temel oalrak bu alanda faaliyet gösteren firmalara veriliyor ve gelişmemiş bölgelere yönlendiriliyor.
Bir gün Frankfurt’ta Amerika’dan gelecek bir Musevi iş arkadaşımızı toplantıya bekliyorduk. Gelmeden Sinagog’a yakın bir otel ve Kosher yemek yiyebileceği lokanta talebinde bulundu. Bizde istediği gibi bir otel ayarladık. Öğle ve akşam yemeğinde Kosher yemek temin ettik. Öte yandan aynı toplantıya katılmak üzere İsrail’den gelen müşterimiz ise özel bir talepte bulunmadı. Dolayısı ile, Amerika’da yaşayan iş arkadaşımızın, İsrail’den gelen müşterimizden daha hassas olması bence ilginçti.
İsrail nufusunun % 15’i Arap kökenli İsrail vatandaşları. Çoğu köylerde yaşıyorlar. Şehirlerarası seyahat ederken bu köylerdeki camileri görmek mümkün, Arap kökenli İsrail vatandaşları, incelenmeye değer bir toplum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder