Dubai 2000li
yıllarda bir iş modeli olarak ortaya çıktı.
BAE arasında petrol açısından en fakir olan emirlik iken, bir anda nasıl
bir dünya markası oldu? Bu konu birçok
yönetim makalesine konu oldu. Üç
sektörün öne çıktığını gözlemledim:
- Turizm,
- İnşaat,
- Serbest Ticaret ve paralel
olarak lojistik,
Aralık 2009’da Dubai’ye uçarken, son 10 yılda duymaya alıştığımız pozitif gelişmelerin aksine, ekonomik bir kriz söz konusu idi. Borçlarını çeviremez hale geldiler. Emirliğin büyük şirketlerinden Nakheel’in sahibi Dubai World, borçlarınıödeyemez durumdaydı.D ünya finans çevreleri Dubai’nin ekonomik durumunu mercek altına aldı, risk derecelendirmelerini gündeme getirdiler. Dünya çapında elde ettikleri prestij zedelendi. Bence büyük bir darbe de “destek”
adı ile Abu Dhabi’den geldi. 10 milyar
dolar vererek, Dubai’ni nakit akış sıkıntısını gideren Abu Dhabi, Dubai’nin
prestij projesi, dünyanın en uzun binasının açılışına günler kala, binanın
adını “Burj Dubai”den, “Burj Khalifa”ya çevirtti. İçinde Armani oteli de
bulunan 800 metreden daha yüksek bu dev bina, bir çok başka rekorunda sahibi.
Dubai’de bir Müşteri Ziyareti:
2005 yılında
yaptığım bir Dubai seyahati sonrası şu notu almışım: Lübnanlı genel müdürümüz ve Filipinli satış
temsilcimiz ile Dubai’de tamamına yakını Bangladeshli işçilerin çalıştığı, Sri
Lankalı müşterimize ait fabrikada, Hintli bir müdür ile toplantı yaptık.
1990-2000
arası ABD dış politikasına paralel olarak, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesi
ile MEFTA adı altında bir dış ticaret politikası yürürlüğe koydu. Buna göre Arap ülkeler ile QIZ ve FTA
anlaşmaları yaptı. Bunun sonucu birçok
yabancı menşeeli firmalar bu ülkelere yatırım yaptılar. Benzeri bir politika da Afrika’da refahı arttırmaya
yönelik AGAO anlaşması idi. Bu
anlaşmaların sonucunda Afrika’nın bazı ülkelerinde, Ürdün’de, BAE’de ve bazı
diğer körfez ülkelerinde Pakistan’lı, Hintli, Çinli, Taiwanlı firmalar
fabrikalar kurdular. Kendi ülkelerinden
işçiler getirdiler. İşçilerin
pasaportlarına belli süre ile el konuluyor, fabrika kenarlarındaki lojmanlarda
kalıyorlardı. Böylece hem üretim yapılan
ülkenin ABD ile dış ticaret anlaşmasından faydalanıp, kota ve vergisiz ihracat
yapıyorlar, hem de ülkelerinden gelen işçiler ile ucuz ve verimli işçilik ile
üretim yapıyorlardı. Dubai gibi verginin
olmadığı ülkelerde de merkez oluşturup, yüksek karla faaliyet gösteriyorlardı.
Dikkat! Hava Sıcak
Dubai veya bölge ülkelerini ziyaret ederken dikkate alınması gereken bir husus hava durumudur. Yazın sıcaklık 40 derece üzerine çıkar ancak asıl yaşanmaz hale getiren nem oranıdır. Yüksek ısı ve çok yüksek nem oranı, klimasız ortamda dolaşılmaz hale getirir Dubai’yi. Arabalar çalışır vaziyette bırakılır (park esnasında kapatılırsa, ısınır ve A/C tekrar çalışıp, arabayı soğutana kadar sıcak ve nem çok rahatsız eder diyerek. Dubai’yi seyahat etmek için en uygun dönem Kasım-Şubat arasındaki aylardır.