26 Mart 2012 Pazartesi

Dubai'de Müşteri Ziyareti

Dubai 2000li yıllarda bir iş modeli olarak ortaya çıktı.  BAE arasında petrol açısından en fakir olan emirlik iken, bir anda nasıl bir dünya markası oldu?  Bu konu birçok yönetim makalesine konu oldu.  Üç sektörün öne çıktığını gözlemledim:

  1. Turizm,
  2. İnşaat,
  3. Serbest Ticaret ve paralel olarak lojistik, 
Aralık 2009’da Dubai’ye uçarken, son 10 yılda duymaya alıştığımız pozitif gelişmelerin aksine, ekonomik bir kriz söz konusu idi.  Borçlarını çeviremez hale geldiler.  Emirliğin büyük şirketlerinden Nakheel’in sahibi Dubai World, borçlarınıödeyemez durumdaydı.D  ünya finans çevreleri Dubai’nin ekonomik durumunu mercek altına aldı, risk derecelendirmelerini gündeme getirdiler.  Dünya çapında elde ettikleri prestij zedelendi.  Bence büyük bir darbe de “destek” adı ile Abu Dhabi’den geldi.  10 milyar dolar vererek, Dubai’ni nakit akış sıkıntısını gideren Abu Dhabi, Dubai’nin prestij projesi, dünyanın en uzun binasının açılışına günler kala, binanın adını “Burj Dubai”den, “Burj Khalifa”ya çevirtti. İçinde Armani oteli de bulunan 800 metreden daha yüksek bu dev bina, bir çok başka rekorunda sahibi.

Dubai’de bir Müşteri Ziyareti:

2005 yılında yaptığım bir Dubai seyahati sonrası şu notu almışım:  Lübnanlı genel müdürümüz ve Filipinli satış temsilcimiz ile Dubai’de tamamına yakını Bangladeshli işçilerin çalıştığı, Sri Lankalı müşterimize ait fabrikada, Hintli bir müdür ile toplantı yaptık. 

1990-2000 arası ABD dış politikasına paralel olarak, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesi ile MEFTA adı altında bir dış ticaret politikası yürürlüğe koydu.  Buna göre Arap ülkeler ile QIZ ve FTA anlaşmaları yaptı.  Bunun sonucu birçok yabancı menşeeli firmalar bu ülkelere yatırım yaptılar.  Benzeri bir politika da Afrika’da refahı arttırmaya yönelik AGAO anlaşması idi.  Bu anlaşmaların sonucunda Afrika’nın bazı ülkelerinde, Ürdün’de, BAE’de ve bazı diğer körfez ülkelerinde Pakistan’lı, Hintli, Çinli, Taiwanlı firmalar fabrikalar kurdular.  Kendi ülkelerinden işçiler getirdiler.  İşçilerin pasaportlarına belli süre ile el konuluyor, fabrika kenarlarındaki lojmanlarda kalıyorlardı.  Böylece hem üretim yapılan ülkenin ABD ile dış ticaret anlaşmasından faydalanıp, kota ve vergisiz ihracat yapıyorlar, hem de ülkelerinden gelen işçiler ile ucuz ve verimli işçilik ile üretim yapıyorlardı.  Dubai gibi verginin olmadığı ülkelerde de merkez oluşturup, yüksek karla faaliyet gösteriyorlardı.

Dikkat! Hava Sıcak

Dubai veya bölge ülkelerini ziyaret ederken dikkate alınması gereken bir husus hava durumudur. Yazın sıcaklık 40 derece üzerine çıkar ancak asıl yaşanmaz hale getiren nem oranıdır. Yüksek ısı ve çok yüksek nem oranı, klimasız ortamda dolaşılmaz hale getirir Dubai’yi. Arabalar çalışır vaziyette bırakılır (park esnasında kapatılırsa, ısınır ve A/C tekrar çalışıp, arabayı soğutana kadar sıcak ve nem çok rahatsız eder diyerek. Dubai’yi seyahat etmek için en uygun dönem Kasım-Şubat arasındaki aylardır.
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder