10 Mart 2012 Cumartesi

Benim Suriye Seyahatlerim


İlk Suriye seyahatimi Şubat 2008’de Şam'a yapmıştım.  Bu fotorafı da o seyahatte çekmiştim.  İki sene sonra, Şubat 2010’daki başka bir seyahatimde politik atmosfer tamamen değişmiş haldeydi.  Türk-Suriye işbirliği son yıllarda inanılmaz hızla gelişti.  Türkiye’den Suriye’ye üst düzey birçok ziyaret yapıldı (eski Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer zamanından başlayarak).  Aynı şekilde Suriye Kralı Esad’da birçok kez Türkiye’yi ziyaret etti.  Hatta ortak kabine toplantıları yapılmaya başlandı – Başbakan ve Bakanların katılımları ile.  Sonuçlardan biri vizelerin kaldırılması oldu.  Şubat 2008’de vize alarak giriş yaparken, 2010’dan sonraki seyahatlerimde vizesiz, elimi kolumu sallayarak, istediğim zaman seyahat programı yaparak Suriye’ye geldim.  Yine Şubat 2010’daki seyahatimde uçakta Sabah gazetesinde Yavuz Donat’ın köşesinde ilgili bir haber okudum.  Yavuz Donat’ı randevusuz ve planlanan süreden daha fazla sarayında ağırlayan Kral Esad, Türk yatırımlarını Suriye’ye davet etmiş:  Bürokraside problem yaşarsanız, direk bana başvurun demiş.  Ülkelerimiz arasında Serbest Ticaret Anlaşması yapılması da ticareti olumlu etkiledi.  Bazı Türk firmaları Suriye’de yatırım yaptılar.  Özellikle Türkiye’ye yakın bölgelere:  Antep, Kilis ve Antakya’dan Halep’e 1 saatten az bir sürede gelmek mümkün.

Son yıllarda devlet politikamız olan vizelerin kaldırılması, serbest ticaret anlaşmalarının yapılması, Türk Hava Yolları'nın sefer yaygınlığının ve sıklığının arttırılması, Türk işadamlarınında çevre ülkelerde iş hacmini geliştirmesine destek oldu.  Suriye'de bunun örneklerindendi, taki Arap Baharı ülkeyi geçici bir karışıklığa sürükleyene kadar.

Seyahatlerimde gördüğüm kadarı ile insanlar nazik ve yardımsever.  Müşteri ziyaretlerim esnasında her zaman ilgi ile karşılandım.  Çay, kahve ikram edildi.  Hal ve hatırım soruldu.  Bazen hediyeler verildi.

Suriye’nin kozmopolit bir yapısı var.  Nüfusun çoğu Sünni iken, yönetim Şii kökenlidir.  Sünni ve Şii Müslümanların yanısıra, ciddi bir Hristiyan nufusta mevcut.  Kürt kökenli Suriye vatandaşları da var.  Halep ve yakınlarında da Türkmenler var.  Konuşulan dil Arapça ama Fransızca, sömürge döneminden kalan bir miras. 

Şam ve Halep arası araba ile gitmek için uzak.  Şam araba ile Beyrut ve Amman’a yakınken, Halep araba ile G. Antep ve Kilis’e yakın.  Suriye uzun süre Lübnan’a ağabeylik yapmış.  Ordularını uzun süre bu ülkede tutmuş.  İç işlerine karışmış.  Lübnan başbakanı Hariri'ye yapılan suikastından sonra oluşan uluslararası kamuoyu baskısı sonucu, Suriye ordularını bu ülkeden çekmek zorunda kaldı.  Lübnan-Suriye sınırında pasaport kontrolü yok, kimlik ile geçmek mümkün.  Öte yandan İran ve Suriye arasında da kurumsal bir ilişki var.

Halep’e ilk defa Ocak 2010’da gittim, bir fuara katıldık.  Fuarda bana iki arkadaşım eşlik etti:  Biri Adana’dan gelen bir Türk meslektaşımdı:  Arabasını Gaziantep’e bırakmış ve oradan taksi ile Halep’e gelmişti.  Yolculuğu 50 dakika sürmüş.  Diğer iş arkadaşım ise Amman’dan gelen bir Lübnanlı idi.  O da Amman’dan Halep’e uçmuştu.

Şubat 2010’daki son Şam ziyaretimde (wi-fi) wireless internet erişimin devlet tarafından yasaklandığını öğrendim.  Sadece beş yıldızlı otellerde bu hizmetten yararlanmak mümkündü.  Geri kalan yerlerde, tüm ülkede kablolu internet iletişimi vardı.  Ben internet kafelerde kimliğimi kaydettirerek, internete bağlandım ve mesajlarımı kontrol ettim. 

Aynı seyahatte, Şam’da daha önce görmediğim yenilikler ile karşılaştım:  Cham City Center ve Town Mall gibi yeni alışveriş merkezleri inşa edilmişti.  Havalimanında yenilemeler vardı.  Trafikteki yeni araba sayısında hızlı bir artış vardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder